loading

Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik (2007-2012) mezunu, Gazi Üniversitesi’nde yüksek lisans yaparak uzmanlaştı. Stajlarını çeşitli hastanelerde tamamladı. Mezuniyet sonrası Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesi ve Karabük İl Sağlığı Müdürlüğü gibi kurumlarda görev aldı. 12 yıl sonunda kendi işini kurdu, evli ve bir kız çocuğu annesi.

Çukurambar Diyetisyen
  • Hafta İçi: 09.00 - 20.00 Cumartesi: 10.30-17.00
  • Next Level Rezidans B Blok 5. Kat No:502 Çankaya / Ankara
  • Randevu Alın
WhatsApp Instagram Phone
DOWN SENDROMUNDA BESLENMENİN ETKİSİ VAR MI?

Down Sendromu (Trizomi 21) gen zincirinin 21. kromozom halkasında meydana gelen bir anomalidir. Türkiye’de görülme sıklığı oldukça yüksektir (800-1000 canlı doğumda 1). Risk faktörleri arasında geç anne olma, annenin obez olması, yetersiz beslenme ve sigara kullanımı vardır.

Down Sendromlu bireylerde kardiyovasküler, gastrointestinal, kas-iskelet sistem hastalıkları, diş, göz ve nörolojik hastalıkların görülme riski yüksektir. Bu bireyler beslenme güçlükleri yaşayabildikleri için obezite sık görülmektedir.

PEKİ BESLENME TEDAVİSİNDE NELERE DİKKAT ETMELİ

  • Down Sendromlu bireylerin sağlıklı bireylere oranla bazal metabolizma hızı %10 daha azdır. Bu kişilerde boy uzunluğu günlük enerji ihtiyacı hesaplamasında etkilidir. Enerji gereksinimi; 5-11 yaş erkek çocuklarda 16,1 kkal/cm, kız çocuklarda ise 14,3 kcal/cm olarak hesaplanmaktadır.
  • Bu bireylerde dişeti hastalığı ve dişlerdeki şekil bozukluğu yutma güçlüğü ve beslenme zorluğuna neden olmaktadır. Öğünler planlanırken bu durum mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Kabızlık sorunu için yeterli posa ve sıvı alımına dikkat edilmelidir. Diyet lif alımına ilişkin öneriler yaşa göre değişiklik göstermektedir. Yetişkinler için ortalama 25-30 g veya daha fazlası tavsiye edilmektedir. Posa içeriği yüksek olan besinler mercimek, barbunya, bezelye ve nohut gibi baklagiller, armut, elma, muz gibi meyveler, tam tahıl ürünleri ve havuç, brüksel lahanası, ıspanak ve brokoli gibi sebzelerdir.
  • Omega 3 takviyesi; öğrenme güçlüğü açısından önemlidir.
  • C vitaminin kaynakları taze meyve ve sebzelerdir. Turunçgiller, kuşburnu, kivi, çilek, böğürtlen, kızılcık, kabak, yeşilbiber, yeşil sebzeler, patates ve lahana türleri beslenmeye eklenmelidri.
  • Görmede etkili beta karotenin en iyi kaynakları ise kırmızı, sarı ve turuncu renkli meyveler, kök bitki ve sebzelerdir.
  • D vitamininin kemik kütle korunumunda önemli bir işlevi vardır. Yaş artışıyla beraber Dowm Sendromlu bireylerde kemik kütlesi daha hızlı azalır. Ayrıca bu bireylerde zayıf bağışıklık, azalmış sosyal yaşam ve güneş maruziyeti sebebiyle D vitamini eksikliği sık görülmektedir. Düzenli fiziksel aktivite desteği sağlanmasına ek olarak D vitamini ve kalsiyum takviyeleri önerilebilir.
  • Bu bireyler enzimatik mekanizma yoksunluğu nedeniyle kendi folat ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Bu nedenle özellikle mercimek, pazı, brokoli, ebegümeci, turp, kuşkonmaz, pırasa ve lahana beslenmeye eklenmelidir.
  • İlerleyen yaşlarda nörotrasmitter düzeylerindeki değişime bağlı olarak gelişebilecek depresyon ve alzheimer riskini azaltmak adına folik asit, B12, magnezyum ve demir takviyeleri önerilebilir.
  • Demir dopamin ve diğer nörotransmitterlerin salınımını artırarak beyin fonksiyonlarını düzenler. Yaşamın erken dönemlerindeki demir eksikliği; bilişsel işlevlerde azalma ve davranış bozukluklarına neden olabilir. Beslenmede en iyi demir kaynakları et ürünleri, baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, yumurta ve kurutulmuş meyvelerdir.
  • Bu çocukların plazma ve kan selenyum konsantrasyonları düşüktür. Beslenmede selenyum kaynaklarına mutlaka yer verilmelidir (tam tahıllar, balık, et ve ürünleri, süt ve ürünleri ile yumurta).
  • Resveratrol enerji dengesini sağlamaktadır. Kaynakları ise üzüm, yer fıstığı, ahududu, dut ve eriktir. Beslenmede bulunmasına özen gösterilmelidir.